Pages

İzindeler

 



Her ne kadar fotoğrafın üzerinde bir tarih varsa da, ben tarihi ayarlamayı unutmuş olabilirim, doğru da olabilir. Emin değilim. 

Vesikalık Resim

  

Rahmetli Yusuf dayım bu vesikalık fotoğrafı büyük bir ihtimalle Türkiye'deki resmi işlemlerde kullanılmak üzere çektirmiş olduğu çok açıktır. Hangi yaşlardaydı ve hangi iş için Türkiye'ye gelmişti, şu anda bir tahmin yürütemiyorum. İki sebepten olabilir. Birincisi Kaman'Qdaki baba evinin tapusunu üzerine almak için olabilir. Bir diğeri de  1986 yılında istimlak edilen ve 1987 yıkılan ve onun yerine arsa verilen Kaman Belediyesi ile ilgili işlemler olabilir.

Yusuf ve Türkan

 

Ne gariptir ki ikisi de Rahmet-i Rahman'a kavuştular. Hiç tanımayan birinin bile bu fotoğrafa bakınca yüreği titriyor. Yusuf Gönç ve kız kardeşi Türkan (Gönç) Özer. Her ikisinin de hayat hikayelerinde önemli noktalar vardır. Türkan Gönç, en son annesini kaybettikten sonra onun için yaşam biraz zorlaşmıştı. Kendisi farkında değildi. Annesi ölünce artık onu devamlı sıkıştıran, sürekli öğüt veren, tembihleyen ve uyaran birileri kalmamıştı. O da bildiği şekilde yaşamaya devam etti. Ve o bildiği şekilde yaşadığı hayat sürecinde çok yıprandı. 

Benim sözümü tutsaydı, onu güzel bir bakımevine yerleştirecektim. Ama o, kalan ömrünü bakımevinde yaşamak istemedi. Kendi başına kararlar aldı. 

Akrabaları

 

Mehmet amcasının evinin önünde yengesi Sultan

Mehmet amcası, Sultan yengesi ve Muzaffer'in oğlu Göksel

Mehmet amcasını oğlu Muzaffer, Halil amcasının kızı  ve Muzaffer'in eşi Makbule, Kızı Leyla ve oğlu Göksel. Daha sonra Fatma adında bir kızları daha oldu.

Düğün

 

Düğün merasiminden bir anı

Fotoğraf karesinde yer alanlar: Baba Hanifi, anne Zeynep, abla Gülsüm, kız kardeş Türkan,gelin Beyhan ve damat Yuısuf

Hüsne Talo

 

Yusuf Gönç'ün Kız Kardeşi Hüsne Talo ve Aile Efradı.

Su Faturası

 

14 Ağustos 2021

Dayımın evindeki su saatini 08 Temmuz 2021 tarihinde 01193 m3 olarak okudum. Vefatından sonra 14 Ağustos 2021 tarihinde su saatini 01194 m3 olarak okudum. Bu arada sadece 1 ton su harcamışız. 

Resimler

 

Yusuf dayımı Hollanda'dan Türkiye'ye izne geldiği bir yılda görmektesiniz. Yılını tam bilmiyorum ama, büyük bir ihtimalle 2006 ya da 2007 yıllarından biridir. Yusuf dayım beni, ben de onu çok sever ve sayardım. Dayım gerçekten bir dayıydı. Dayı dediğin böyle olacak. Benim de yeğenlerim var, ama asla onlara ben, dayımın bana yaptığı dayılığı yapamıyorum. Gerçi dayımın tek yeğeni bendim. Çünkü Kaman'a geldiğinde onunla ilgilenen bendim. Her şeyine koşturan ve yardım eden bendim. Bu nedenle dayım ile aramızda sıkı bir bağ oluştu. 

Bu yıllar hep geldi gitti, ancak o zamanlar ben de Türkiye'de değil, Ankara'daydım. Hem babamı ziyaret etmek için, hem de dayımı görmek için Kaman'a geldiğim yıllardaa bu fotoğraf karelerini oğlum Yıldırım'a ait Samsung marka dijital bir fotoğraf makinesi ile çekmiştim. İlk yıllarda makinenin acemisi olduğum için tarih ve saat ayarına pek dikkat etmemiştim. 


Fotoğraf karesinde yer alan tarih ve saat göstergeleri doğru değil. Keşke doğru olsaydı. O zaman makinenin acemisiydim. 

Bu Fotoğraf Karesi

 

Bu fotoğraf karesini iyi okumak gerekiyor.  Hayata umutla bakan ve umudunu yitirmemiş bir Yusuf Gönç portresi var. Bu karede sevdiklerine ve vatanına hasret var, özlem var. En son memleketini bundan on yıl önce ziyaret etmişti. Dile kolay, on yıldır çekilen memleket hasreti ne demek! 

Şimdi Cuma Mah. deki kabri doğuya, Baranı dağına bakıyor. Sabah, akşam Baranı dağını seyrederek memleket hasretini gidersin. 

Dayım çok iyi bir insandı. Elbette herkesin olduğu gibi, onun da sevilmeyen huyları olabilir. Ama genelde merhametli, vicdanlı, insancıl ve sevecen biri olmakla birlikte asla cimri biri de değildi. Eşine dostuna hürmet ve ikram etmeyi çok seven biriydi. Allah rahmetiyle muamele eylesin. 

NOT: 2010 yılında Türkiye'ye izinli gelmişti. İzin bitimi tekrar Hollanda'ya döndü. Kayınbabası Mamalların Kasap Ziya vefat edince 2010 yılının Kasım ayında tekrar Türkiye'ye geldi. Kayınbabasını toprağa verdikten sonra Hollanda'ya döndü. İşte Yusuf Gönç, en son 2010 yılında iki kez Türkiye'ye geldi ve gitti. İşte 2010 yılı onun Türkiye'ye son gelişiydi.

Ahde Vefa

Bir zamanlar Tahir'e ait olan bu evi, dayım Yusuf Gönç'e satın almak için Tahir ile pazarlık yapmıştık. Ertesi günü Tahir, yapılan pazarlıktan caydı ve bizden biraz daha farklı bir miktar ücret talebinde bulundu. Biz de Tahir'in bu oyun bozanlığına kızdık. Bir miktarını daha önce ödediğimiz paramızın tarafımıza iade edilerek bu pazarlıktan vazgeçelim dedik. Ama aldığı paranın bir kısmını harcamış. Sen daha önce bir kısmını aldığın ve yine bir kısmını harcadığın bu pazarlığı bozmaya utanmadın mı? Harcadığı miktarın karşılığı kadar senet tanzim ederek bu pazarlığın bozulmasının tek müsebbibi Tahir'dir. 

Şimdi, insan tükürdüğünü yalar mı? Bazı kendini bilmez insanlar yalarmış. İnsan yaptığı pazarlıktan döner mi? Bazı insanlar dönermiş. Söz namustur, verdiği sözden geri dönene ne denirse, işte Tahir bu sıfatı hak etmiştir. Biz onunla ahitleşmiştik. Ondan da ahdine vefa göstermesini beklerdik. Ama o ahdine vefa göstermedi. Bizi üç kuruşa değişti. Şimdi her ne kadar yüzüne bir şey demesem bile, içim ona asla doğrulmaz! Çünkü o bize kalleşlik yaptı, daha doğrusu beni sattı. 


Tek taraflı bozulan bu pazarlık yüzünden dayım Yusuf'a karşı çok mahcup oldum ve çok zor durumda kaldım. Dayım, benim Tahir ile anlaşarak onu oyuna, yani tezgaha getirdiğimi düşünmüş. Dayım Yusuf Allah'ın rahmetine kavuştu, biz de eninde sonunda kavuşacağız. Bu konuda benim alnım açık ve bu hususta veremeyeceğim bir hesabım yoktur. Çünkü, bu pazarlığı tek taraflı olarak Tahir bozmuştur. Cenab-ı Allah'ın ilahi bir adaleti var ve kimi haksızlıkların cezasını ahirete bırakmadan daha bu dünyada iken de veriyor.